1 Eylül 2008 Pazartesi

AK SAÇLAR, AH O AK SAÇLAR...

Tam arkamızda, edindiği tek dostu bastonuna dayanarak yavaş adımlarıyla bir silüet belirdi. Çevrede kimsenin kendisini fark etmemesi sanki huzur veriyordu kendisine.Varlıkla, yokluk arası gibiydi.Derken sandalyelerden birine oturdu. Kısık gözlerle, seyre daldı, etrafı. O anlarda neler düşündü, neler geçti aklından, hangi hatıralar uçuştu zihninde, bilemem? Ancak ona bakarken yalnızlık, vefasızlık, çaresizlik doldu içime.





Hiç yorum yok: